Video: Does foreign language affect personality?


Log in or register to save completed lessons.

Prerequisites for this Turkish Listening Comprehension Lesson

Have done

-mış olacak
-mış olacaktı
-mış olmak
-mış olur

Since, because of

-dığı için

About to

-acak oldu
-acak oluyor
-acak olsa
-acak olsaydı

To be doing

-ıyor olacak
-ıyor olmalı
-ıyor olmalıydı
-ıyor olsaydı



Does foreign language affect personality?

The following is a Q&A video where Prof. Dr. Sinan Canan answers the question, “how is a person’s personality affected by speaking a foreign language?”


Published by AçıkBeyin, an educational publishing institution.
Video license: Creative Commons (reuse allowed)

The Recipe in Turkish

Sezen: "İnsanların kullandığı yabancı dillerin kişiliğe etkisi nedir? 7 yıldır yurtdışında yaşıyorum, İspanyolca, Türkçe konuşurken farklı kişilik özellikleri sergilediğimi fark ediyorum, nedeni ne?

Sinan: Net olarak nedenini bilemiyorum ama çok güzel bir gözlem yapmış arkadaşımız. Lisan dediğimiz şey, her bir dil dünyadaki farklı lisanlar, farklı yapısal özellikler sergiliyorlar, leksikonları, semantikleri, her şeyleri, değişik kelime dizgileri. Ve aynı zamanda o dilleri konuşan insanların hareket stillerine bakarsam, mesela ben İtalyancanın iyisinden anlamam ama arada bir İtalyan kanalı bulduğumda, öyle ki böyle talk show gibi bir program varsa oturur izlerim. Çünkü bilhassa o büyük ağızlı İtalyan hanımefendilerin ta-ta-la ta-ta-la falan yaparken böyle elleri kolları sallayıp böyle bir şeyler yapmış, şu tarz hareketler falan, böyle süpereksp ya da İspanyollar mesela devamlı çırpınırmış gibi bir takım hareketler yapıyorlar. O hareketlerin dilin vurgusuyla ne kadar uyumlu olduğunu görüyorsun. Bu beden dilinin yani işaret dilinin, el kol hareketlerinin bizim sözlü dilimizin öncülüğü olduğunu düşündüğünde aslında farklı hareket kalıplarının dile dönüşmüş olabileceğini de sallayabiliriz geçmişe dönük olarak.

Bu ne demek? Bugün o dili öğrendiğinizde özellikle akıcı bir şekilde konuşuyorsanız, o dile ait beden hareketlerini de davranış kalıplarını da otomatik olarak alıyor olabilirsiniz. Ben mesela şeye işte İngilizce ders anlatmaya başladıktan sonra şu hikayeye alıştım. Yani code falan derken böyle hani şimdi bakıyorum herkes böyle. Yani bu biraz da işte Türkilizce dediğimiz dilin etkilerinden bir tanesi. Hani plaza dili ve İngilizce eğitim veren fakültelerde sık gördüğümüz bir şey. O dilin muhakkak bir kültürü temsil ettiğini unutmamak lazım. Dil beraberinde bir kültürle geliyor. O kültürün hareketlerine bürünmek hiç anormal değil ama arkadaşımızın kendinde bunu fark etmesi güzel bir şey. Yani çoğu insan bunu fark etmiyor.

Mesela ben birkaç tane yurt dışında yaptığım konuşmalar ya da Türkiye'de işte size girdiğim gibi İngilizce derslere girdiğimde video çekimi izledim birkaç tane. Ya ben ben değilim ya resmen. Yani Türkçe konuşurken başkayım, İngilizce konuşurken başkayım. Çok değişik oluyor. Ya bu da aslında ayıplanması gereken bir durum değil. Hakikaten o dilin mesela vurguları üzerine. Mesela ben şimdi İngilizce konuşacak olsam burada yani bir kere ana dilim değil. Öncelikle ondan kaynaklanan bir özel ihtimam olacak. Yani onun üzerine düşüneceğim ama o dilin vurgularında işte buna benzer hareketler artık İngilizce'de özel hareketler var mı aklıma gelmedi. Yapıyor muyum ben İngilizce özel hareketler?

Sezen: Hocam şu sık kullanıyorsunuz gerçekten.

Sinan: Bizim o çocuklar şöyle bir şey yapıyorlar.

Sezen: Evet, bu yeni yeni yayılan bir fenomengi tarzı bir şey oldu.

Sinan: Yeni yayılan deme gözünü seveyim. Geçen oğlana yaptım. Nasıl böyle baba onun modası geçti diyor ya mosmor oldum yemin ediyorum.

Sezen: Hocam arkadan yetişiyorsak duruma.

Sinan: Ben de ihtiyarlamışım Hazal. Durum çok kötü.

Velhasıl kelam mesela bugünün de muhtemelen işte gençlik dilinin böyle jest örnekleri var. Yani bence hiçbir tuhaflık yok. Hatta şunu gösterebilir. O dilde akıcılığınızın bir ölçüsü olarak kullanabilirsiniz. İspanyolca akıcı olduğunuzda İspanyol gibi davranmaya başlıyorsanız iş olmuş demektir. Çünkü iletişim ful beden bir şeydir. Yani sadece sözlü olan bir şey değil. O yüzden ne kadar iyi kaptırırsanız o kadar iyidir. Tebrik ediyorum.

Sezen: Hocam konuşurken güzel bir soru daha geldi. Tam bununla alakalı olarak. "Ben çok stresli hissettiğim zamanlarda kendimle İngilizce konuşmaya başlıyorum. Ve kendime bunu nasıl aşabileceğimi İngilizce anlatıyorum." demiş.

Sinan: Wow.

Sezen: Bu çok güzel bir anekdot olarak düşünüyorum. Ama size de sormak isterim. Hani kendini yatıştırmak için böyle bir yol bulmuş olması veya stresli anda bu dile sığınıyor olması neden olabilir?

Sinan: Vallah ben de deneyeyim. Enteresanmış ama Öztürk'ün tabi dil geçmişini bilmek lazım. İki dilli midir? İngilizceyi erken mi öğrenmiştir? Ya da İngilizceyi geç öğrendiği için zihnini yavaşlatmak için mi İngilizce kullanmaktadır? Bütün bu parametrelere göre değişir. Ama şimdi ben de düşündüm yani gerçekten şu gergin olduğum zaman kendime İngilizce anlatsam herhalde sakinleşirdim ya. Bak Öztürk aklıma düşürdün yemin ediyorum.

Sezen: Güzel soruydu. Etkilenmemin sebebi de ben aynı yolu kullanıyorum. Biliyorsunuz ben mecburen işler gereği çok fazla İngilizce diyalog halinde oluyorum. Bir şeyden çıkamadığım zaman durup İngilizce düşünmeye başlıyorum. Kendimce şöyle açıklıyorum. Ben Türkçe dilde hani uçtan uça uçtan uça uçtan uça atlayıp o meseleyi devam ettiriyorum. Ama İngilizce olunca belli bir kontrol... Daha sonradan öğrendiğim bir dili olduğu için belki de. Yıllara dayanıyor ama belli bir kontrol alıp sakinleyip devam ediyorum o diyalogda. Benim de aynı düşündüğüm bir şeydi bu.

Sinan: Kız aklıma ne geldi bu arada. We can make this session in English for the entire world, you know? We can do it!

Sezen: That's right, but now now maybe.

Sinan: Not now, of course we should prepare. Especially I must prepare because it's not easy to talk every time.

English Translation

Here is the translation of the dialogue:

Sezen: “What is the impact of foreign languages that people use on personality? I have been living abroad for 7 years, and I notice that I exhibit different personality traits when speaking Spanish and Turkish, why is that?”

Sinan: “I don’t know the exact reason, but our friend has made a very good observation. The thing we call language, each language in the world, different languages show different structural features, their lexicons, semantics, everything, different word arrangements. And also, if I look at the body language styles of the people who speak those languages, for example, I don’t understand Italian very well, but when I find an Italian channel, I sit and watch if there’s a program like a talk show. Because especially those loud Italian ladies, when they go ta-ta-la ta-ta-la and wave their arms around, those kinds of movements, like super expressive, or for example, Spaniards seem to be constantly flapping about. You see how those movements are in harmony with the emphasis of the language. When you think that this body language, the sign language, the hand and arm movements are the precursor of our verbal language, it’s possible to guess that different movement patterns might have been transformed into language when you look at it retrospectively.

What does this mean? When you learn that language today, especially if you speak it fluently, you might automatically adopt the body movements and behavior patterns of that language. For example, after I started teaching English, I got used to this story [makes the “air quotes” hand signal]. I mean, when talking about “code” and such, now I look and everyone is like this. This is also one of the effects of what we call ‘Turklish’. It’s a common thing in business language and in faculties that teach in English. We must not forget that a language definitely represents a culture. Language comes with a culture. It’s not abnormal to take on the body language of that culture, but it’s nice that our friend noticed this in themselves. Most people don’t notice it.

For example, I watched a few videos of some talks I gave abroad or the English classes I teach in Turkey. I’m not myself, seriously. I’m different when I speak Turkish, different when I speak English. It’s very strange. But this isn’t something that should be criticized. It’s really about the emphasis of that language. For example, if I were to speak English now, first of all, it’s not my mother tongue. There will be special attention due to that. I would think about it, but I can’t remember if there are special movements in English. Do I make special movements in English?

Sezen: Teacher, really do this a lot [makes the “air quotes” hand signal].

Sinan: Our kids do something like this.

Sezen: Yes, it has become a new spreading phenomenon style thing.

Sinan:”Don’t say it’s newly spreading, please. I did that to my son the other day. He said that’s out of style now, and I swear I turned purple.

Sezen: Teacher, if we are catching up with the situation after the fact…

Sinan: I’ve gotten old, Hazal. The situation is very bad.

In short, for example, today’s youth language has examples of gestures. I see nothing odd about it. In fact, it can show this. You can use it as a measure of your fluency in that language. If you start acting Spanish when you are fluent in Spanish, then it’s a done deal. Because communication is a full-body thing. It’s not just verbal. So, the better you catch it, the better. Congratulations.

Sezen: Teacher, while you were speaking, another good question came up, related to this. ‘When I feel very stressed, I start talking to myself in English. And I explain to myself how I can overcome it in English.’ they said.

Sinan: Wow.

Sezen: I think this is a very nice anecdote. But I would also like to ask. What might be the reason be for finding such a way to calm oneself or taking refuge in that language during stressful moments?

Sinan: I swear, I should try it too. Interesting. But we need to know Öztürk’s language history. Is he bilingual? Did he learn English early? Or does he use English to slow down his mind because he learned it late? It varies depending on all these parameters. But now that I think about it, really, if I talked to myself in English when I’m tense, I would probably calm down. Öztürk, you put it in my mind, I swear.

Sezen: It was a good question. I was interested because I use the same method. As you know, because of my work, I’m often in English dialogues. When I can’t get out of something, I stop and start thinking in English. I explain it to myself like this. In Turkish language, I jump from end to end, and just continue on. But when it’s in English, maybe because it’s a language I learned later, I take a certain control and calm down in that dialogue. I thought the same thing.

Sinan: Girl, I just thought of something. We can make this session in English for the entire world, you know? We can do it!

Sezen: That’s right, but not now maybe.

Sinan: Not now, of course we should prepare. Especially I must prepare because it’s not easy to talk every time.

Leave a Comment